Dünya belirsizlikler girdabında bocalıyor. İslam âlemi bu girdabın merkezinde korkunç boyutlarıyla cehalet, acziyet ve tefrika illetleriyle inim inim inlemektedir.
İnanılmaz ve kabul edilemez bireycilik ve çıkarcılık hüküm sürmektedir. İslam adına internette site faaliyeti sürdürenler belirsizlik ve hedefsizlik curcuna çukurunu andırmaktadır. Vukufiyeti olmadan her kes dar kalıplara sıkıştırılmış toplama bilgi kırıntıları ve “kıymeti harbiyesi” olmayan fotoğraflar, taziyeler, “kopyala yapıştır” yazılar ve daha neler neler yüklüyor. Dertleşmeler, tartışmalar, “kendinden menkul kerametler” ile “DİN” anlatılıyor. Aslında “DİN” bu değildir, olamaz da.
Kur’an beyanı ile bunun manidar karşılığına yoğunlaşarak bir bakalım;
Bizim Kur’an’dan indirdiğimiz ayetler, müminler için şifa ve rahmettir. Zalimlerin de ancak sapıklığını artırır. Öyleya biz insana Kur’an gibi nice nimet verdiğimiz zaman aldırış etmez, önemsemez yan çizer, kendisine şer dokunduğu zaman da ümitsizleşir kalır. De ki: onların her biri şartlanarak edindiği birikimlerine göre hareket eder. O halde uyguladığı yöntemin en doğru olanının kim olduğunu daha ziyade Rabbiniz bilir. (İsra:17/82-84) Bakın Kur’an’da neler var!?
Kur’an’da nelerin ve ne beyanların insana verildiğini, ona ne yüce değer kazandırıldığını araştırmak, büyük dava gönüllülerinin derdidir. Çer çöp içinde rızık aramak, başka canlıların nasibidir. “Fesadın yeryüzüne yayıldığı” günümüzde hiçbir müslümanın fantezist olması helal değildir. Böyle bir hakkı da yetkisi de yoktur.
Dünyanın gidişatı, gerek ekonomik köleliğin yayılışı, gerek sun’i beslenme projeleri ve gerekse dünyada tek devlet kurma saçma hayalleri, müslümanları derin gaflet uykularından uyandırmalıdır. Hele devletlerin dünya toplumlarını imha edecek kadar silahlanması, hele hele yeryüzünü, suyu, besin maddelerini ve atmosferi tahrip etmesi karşısında müslümanlar canlanmalı, dikilmeli ve cihad ruhu ile şahlanmalıdır.
İslam’ın yaratılış ilkeleri fıtrîdir, doğaldır. Varlıklarda esas olan doğal halinin devamıdır. Bunu ancak akıl sahibi insanlar özellikle “lüb akıl sahibi” müslümanlar bunu başarabilirler. Yaratan Kudret Allah “salih kullarına yardım etmeyi vaadeder.
Allah müminlerden, mal ve canlarını, kendilerine verilecek cennet karşılığında satın aldı. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, öldürülürler. Bu, Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerinde hak vaadidir. Sözünde Allah’tan daha vefalı kim var? O halde, Onunla yaptığınız bu alışverişten dolayı müjdeler olsun size! İşte bu, büyük bir zaferdir. (Tevbe:9/111)
Dünyanın gidişatı, mal, para, silah, iletişim organizesi ve otorite gücü olanların elinde nice felaketlere sürüklenmekte ise müslümanlara çok iş düşüyor, demektir. Müslümanlara düşen çok önemli işlerden biri de Allah davası uğrunda cihaddır. Allah kendi davası uğrunda cihad edenlerin zafere ereceklerini tekeffül ediyor.
Buyuruyor ki; Bizim uğrumuzda cihad, edenleri elbette yollarımıza iletir kavuştururuz. Şüphesiz Allah yolunda cihad ederek muhsin olanlarla beraberdir. (Ankebut:29/69) Şimdi biz, ya Allah’ın dediğinin gerçek olduğuna iman eder muhsin olanlardan oluruz. Kokuşmuş dünyanın fesat çukurundan kurtulur, zafer kazanırız. Ya da Allah’ın dediğinin gerçek olduğuna inanmaz beşerî tercihlerimizle keyfimize bakarız. Sonra ayette şöyle diyecekler gibi oluruz. Ebediyyen kaybedenler oluruz!
“Ey Rabbimiz! Bizim üzerimize azgınlığımız, isyanımız galip geldi. Ve biz berbat sapık bir kavim olduk.” (Muminûn:23/106) Şimdi, uyanış mı, debelenmek mi?
Ey merhameti sonsuz Allah’ım, bizi gafil bırakma! Esselamualeykum
İlhan Oral 20.04.2025
