Kur’an’a sadakatimizin olmaması, amansız cinayetlerin artışına sebeptir. Bu da manevî eğitimin, özellikle kalp eğitiminin yapılmamasından kaynaklanmaktadır.
Kalp eğitiminin yapılmaması cehaletin, çıkarcılığın, vahşetin ve bencilliğin neler yaptırdığını açıkça göstermektedir. Bütün bunların temelinde de itikadî değerlerin çöküşü etkin rol oynamaktadır. Bu gerçeği görerek ve bilerek yaşamak bu ümmete zillettir. Bu uyarılardan etkilenmemek toplumun taşınmaz ağır yüküdür.
Bu sebepten de devleşen günahlar müslümanları aşırı düzeyde duyarsız hale getirmiştir. Ekonomide kurulan tezgâhlar, bunların arasında bankacılık sistemi insanın ellerine, ayaklarına, boynuna ve beynine vurulmuş en ağır prangadır. Bu prangalar toplumsal şartlanma baskısı ile kanıksanmış ve Kur’an gibi bir hazine ötelenmiştir
Şeytanının aldattığı ve kendine güvendirdiği insanı bir gün yüzüstü terk edecek! O günü hatırlatan Cenabı Hak, olayı şöyle dile getirir. O gün Resûl der ki: “Yarabbi! Şüphesiz benim kavmim bu Kur’an’ı (sadakatten koparak) terk edip uzaklaştılar. (Furkan:25/30) Kur’an’dan ve infak sisteminden uzaklaşan müslümanlar, faizin tuzağına düştüler. Sömürünün başını çeken faiz, fiyat artışlarını, dolayısı ile zûlüm niteliğinde ki vergileri beraberinde getirir. Bu da piyasanın aç kurtlarını artırır.
Serbest piyasa ahtapotu hortlar. Artık piyasada taşlar yerinden oynayınca insanlar, aç kurtlardan fazla iştahlanırlar. Çok parası olanlar bile “piyasada kriz vaaar” diye yaygarayı koparırlar. Kanaat buharlaşır, iktisat çalışmaz, bereket kalmaz. Hemen her kes müsrif olur. Böylece negatif gelişmeler artınca insanların birçoğu saldıracak hedef ararlar. Kafa taktıkları kim ve hangi kurum varsa kıyasiye saldırıya geçerler.
Bu iğrenç haramdan beslenen herkes derinden sarsılır. Faiz de gittikçe etkisini artırır. Artık faiz ölümcül kanser gibi bütün toplumsal dengeleri çöküşe sürükler.
Faiz, insanın ilgi alanında olan iş ve işlemlerde en yaygın, en zararlı ve en bencil vurguncuların sistemidir. Zararı çok, etkisi sargın ve taraftarı hainlerdir. Karşı olanların tepki göstermeleri belirsizdir, karmaşadan ibarettir. Belirsizlik ve karmaşa girdabında anlamsız tepki gösterirler. Fakat ellerinde en mükemmel hazineyi unuturlar kullanacak akıl ve güç yeterliliği gösteremezler. Kur’an’ın infak sistemini uygulayacak yeterliliği olmayan müslümanlar, kazandıklarını bile yerinde kullanamaz zarar ederler.
Onun için faiz konusunu işleyen ilgili ayetler faizin her tür vahametini ve dehşet verici özelliklerini sahnelemektedir. İlgili ayetler, insanlık için en uyarıcı öğüttürler. Taraftarları büyük tehlike tellallarıdır. Bunları anlamak hem bu dünya ve hem de gelecek âleme hazırlanmak için müslüman olan insanın, mümin, olması gerekmektedir. Cenabı Hak Bakara suresinin bir sayfasının tamamında faizi vitrinleştirmiş ve faizin korkunç yüzünü göstermiştir. İnsanların dikkatine sunmuştur;
“Faiz yiyenler ancak kendilerini şeytanın çarpığı biri gibi bir halde kabirlerinden kalkarlar. Böyle olması da onların: “alış veriş de faiz gibidir” demeleri sebebiyledir. Ancak Allah, alış verişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kim faiz hakkında kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de faizden vaz geçerse geçmişi ona ve hüküm işi de Allah’a aittir. Kim de tekrar faize dönerse onlar, o ateşin ehlidirler ki orada onlar ebedî kalıcıdırlar.” Faizin tahribatı ve şiddetli dehşeti burada başlıyor.
Dünyaya gelmiş hiçbir insan faizin kahredici tahribatı ve şiddetli dehşetini hak etmiş değildir, hiç kimsenin hakkı da olamaz. Çünkü faiz, kazançların en zararlısı, en iğrenci, en zâlimi ve en gâlizidir. İsbatı mı? hayatın güçsüzlere çektirdiği zillettir.
Müslümanın görevi, bu zilleti Kur’an ile gidermektir. Esselamualeykum
İlhan Oral 25.05.2025
