Müslümanlar Kur’an’ı yeniden gündemlerine almadıkça İslam adına hiçbir varlık gösteremiyorlar. Yaşadığımız hayat bunun acı, açık ve net delilidir.
Korkunç boyutlarda gelişen silahlanma yarışı, ahlaksızlığın sınır tanımaz yayılışı, âdil bir dünya hayâlının yıkılışı ve haksız yere dökülen masum kanının artışı bu vahim gerçeği ispatlamaktadır. Kur’an sistemi hâkimiyetinde, nice toplum asırlarca huzur, güven ve adaletle yaşamıştı. Kur’an her gittiği yere medeniyet götürüyordu.
Âlemlerin Sahibi Allah Teâlâ’nın gezegenimize gönderdiği peygamberler yönetiminde insanlık medenîleşiyor ve huzura kavuşuyordu. Ne zaman ki insanlık bu sistemin dışına taşıyor ve vahşileşiyor ve de cehalet girdabında debeleniyordu huzur ve güven kalmıyordu. İnsanlar Allah’ın KAHHAR ism-i şerifi ile helâk oluyordu.
Bugün de dünya böyle bir âkibete hızlı adımlarla ilerlediği görülmektedir.
İşte bu gelişmeler karşısında Peygamberler yönetimi olan İslam’ın son Kitabı Kur’an’a yönelmelidirler. Yeniden ilâhî sistemi sahiplenme zorunda olduklarını kabul etmelidirler. Böylesi bir mücadele elbette başlangıçta zor görülür. Her şeyi bildiği gibi bunu da bilen Allah Teâlâ son Peygamberi Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme bakın nasıl öğüt vermektedir? Onu nasıl cihada ve hayata hazırlamaktadır;
Bu öyle bir kitap ki, sana indirildi, sakın bundan dolayı yüreğinde bir sıkıntı olmasın. Bununla insanları, azabı hatırlatarak kötülüklerden çekindiresin ve müminlere de bu uyarıcı ve korkutarak caydırıcı bir öğüt olsun (diye sana indirildi.) (Araf:7/2) Bakın, Allah Teâlâ, Resulü sallallahu aleyhi ve selleme nasıl “mahalle baskısına” karşı neler yapması gerektiğini öğretiyor ve Onu hangi değerlendirmelerle hazırlıyor?
Ey Resulüm, şimdi sen müşrikler: “Ona bir hazine indirilseydi yahut beraberinde bir melek gelseydi ya”, demelerinden ötürü göğsün daralacak, sana vahyolunanın bir kısmını terk edip söylemeyecek hâle geleceksin. Fakat sen, ancak Allah’ın azabı ile korkutup çekindiren bir peygambersin. Allah ise her şeye vekîldir. (Ona güven; Sakın görevini ihmal etme!) (Hud:11/12) Ayrıca; Gerçekten onların söylediklerine senin göğsünün daraldığını biz biliyoruz. (Hicr:15/97)
Bunlardan sonra da bakın Cenabı Hak Resûlünü nasıl bir enerji ile donatıyor!
Rabbiniz o Allah’dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra Arş’ı istilâ edip her şeyi hükmü altına aldı. Bütün işleri O idare edip yönetiyor. O’nun izni olmadıkça şefaatçi yoktur. İşte sizin Rabbiniz Allah!!! Ona kul oluşunuzun gereğini yapın. Artık öğüt almak için düşünmez misiniz? (Yûnus:11/3) Bu beyanları ile Rabbimiz Allah Teâlâ Resûlünün gönül âlemini daha da sağlamlaştırıp kıvam vermektedir.
Evet, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir peygamberdir. Bunun ile beraber ayni zamanda bir insandır. Beşerî özelliği ile olaylardan O da etkileniyordu. Her şeye Hâkim olan Allah Teâlâ Onu örnek alacak kullarına numûne yaratmış ve görevlendirmişti; Ey Rasûlüm, de ki: “Ben ancak sizin gibi bir beşerim, yalnız bana: Sizin İlâhınız ancak bir İlah’dır, diye vahyediliyor. Onun için hep O’na dönüp yönelin, mağfiretini isteyin. O müşriklere de azap olsun! (Fussilet:41/6) Ayete dikkat gerekir.
Dikkatlice bakınca müthiş bir gerçekle karşılaşırız. “Bana sizin İlâhınız ancak bir İlah’dır,” diye vahyediliyor. Evet, İlah’ın bir olduğunu dile getirerek yalnızca Ona dönülmesini emrediyor. Dönmeyenlerin müşrik olduklarını dile getiriyor. Şirk gibi büyük tehlike burada açıkça görülüyor. Birlikte Ona dönün!
Ya müslümanlar inadına dönmüyorsa!!!? Esselamualeykum
İlhan Oral 7.08.2025